Işığın Savaşçısının El Kitabı

Sanat ve edebiyat bölümü...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
kardelen198
Uzman Doktor
Mesajlar: 783
Kayıt: 22 Haz 2009, 14:01

Işığın Savaşçısının El Kitabı

Mesaj gönderen kardelen198 » 15 Nis 2012, 18:27

Işığın savaşçısının kim olduğu sorulduğunda Coelho şu yanıtı veriyor ;

Günlük hayatının endişelerine karşı hayalleri için çarpışan herkes ışığın savaşçısıdır.

(Everyone who, despite his everyday worries, is still able to fight for his dreams.)

Işığın savaşçısının nitelikleri ;

Bir savaşçı yılan kadar bilge , güvercin kadar saftır.

Işığın savaşçısı inaçlıdır , mucizelere inandığı için mucizeler gerçekleşmeye başlar. Düşüncelerinin hayatını değiştireceğine emin olduğu için hayatı değişmeye başlar. Sevgiyi bulacağına inandığı için sevgi kendini gösterir.

Savaşçı söylediği gibi biri olduğuna inandığı için sonunda öyle olur.

Hasımlarının onun karşısına yiğitliğini, dayanıklılığını , karar alma yetisini sınamak için çıktıklarını bilir.

Savaşçı özgürdür ama açık duran bir fırında ekmek pişmeyeceğini bilir.


Hiçbir savaşçı ateşin karşısında oturup karşısındakilere ben hep doğruyu yaptım diyemez. Her kim ki böyle söyler , yalan söylemektedir ve kendisini tanımayı henüz öğrenmemiştir. Gerçek bir ışığın savaşçısı , geçmişinde haksızlıklar yapmıştır. Ama hayat ilerledikçe dürüst davranmadığı insanların her zaman yoluna çıktığını görecektir . Onun ikinci fırsatı , bu kişilere yaptığı haksızlığı gidermektir ve o her zaman hiç tereddüt etmeden kullanır bu fırsatı .


Savaşçı başkalarının hayallerini yargılamakla sorumlu değildir , kendi yoluna güvenebilmesi için başkasının yolunun yanlış olduğunu kanıtlaması gerekmez.

Öğüt istemek tehlikelidir, daha tehlikeli olan ise öğüt vermektir .Savaşçı yardıma gereksinim duyarsa arkadaşlarının kendi sorunlarını nasıl çözümlediğine – ya da çözümleyemediğine – bakar . Esin arıyorsa , kendi koruyucu meleğinin ona söylemek istediği şeyleri yakınlarının dudaklarında okur.

Işığın savaşçısı düşünür , zevk peşinde koşmaz , meydan okuyuşlara ve açıklamalara uzak durur , yeteneklerinin ve becerilerinin ortaya çıkmasına izin verir. Yüreğinin sessizliğinde kendisine yol gösterecek bir ses duyacağını bilir.

Bir savaşçı yalnızlık ile başkasına bağlılık arasında bir denge kurar .

Gerginlik ile huzursuzluğu karıştırmaz, sertlik ve yumuşaklığı dengeler.

Bir savaşçı başkalarının kendisine biçtiği rolü oynayarak zaman yitirmez.


Nehrin suyu hangi yol uygunsa oraya uyum sağlayabilir ama hedefin deniz olduğunu asla unutmaz.

Işığın savaşçısı her bir durumu tekmişçesine ele alır , asla formüllere , reçetelere ya da başkasının görüşlerine başvurmaz.

Bağışlamak her şeyi kabullenmek değildir , savaşçi başını eğemez , eğer eğerse hayallerinin ufkunu göremez olur.

Tanrı yolu bizim adımlarımızla kurar .

Hiçbir yeni , önemli hareket alışıldık bir şey ile başlamamıştır.

Savaşçı bilir ki ne zaman bir hayalden söz etse , o hayalin enerjisinin bir parçasını onu anlatırken tüketecektir. Üstelik konuşursa , o hayali gerçeğe dönüştürmek için ihtiyaç duyduğu enerjinin tamamını tüketme riskiyle karşı karşıya olacaktır.

Işığın savaşçısı sözcüklerin gücünü bilir.

Biri bir şey dilerse bütün evren ona yardımcı olmak için iş birliği yapar . ışığın savaşçısı bunu bilir , bu nedenle düşüncelerine çok özen gösterir. Yanlış şeyler dilemediğine emin olmak için yüreğinin karanlık köşelerine bakma cesareti bulur.

Savaşçı yol hakkında ne biliyorsa başkaları ile paylaşır .Yardım eden biri yardım da alır ve öğrendiği şeyi öğretmek ister .

Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar en acınacak kişilerdir.
Duygu çöpü diye bir şey vardır ; zihin makineleri üretir onu . Bu çöp çoktan biten ve artık bir işe yaramayan acılardan oluşur . Geçmişte önem taşıyan ama şimdi hiçbir anlamı kalmayan önlemlerden oluşur .

Savaşçının da anıları vardır , ama o yararlıyı yararsızdan ayırmayı bilir , duygusal çöplerden kurtulur.Değişmektedir o ve duygularının kendisine ayak uydurmasını ister.

Zafer kazananlar , aynı hatayı iki kez işlemezler. İşte bu nedenle savaşçı gerçekten değen bir şey için kendini tehlikeye atar.

İki çeşit dua vardır .
Birincisinde , kişi bazı şeylerin olmasını ister ve Tanrı’ya ne yapması gerektiğini söylemeye kalkışır. Bu yol , Yaradan’a hareket edecek zaman ve mekan bırakmaz. Her birimiz için neyin iyi olduğunu çok iyi bilen Tanrı , nasıl uygun görüyorsa öyle davranmayı sürdürür. Dua eden kişi de dualarının yanıtsız kaldığına inanır.

İkincisinde , kişi, Ulu Tanrı’nın amaçlarını anlamayabilir , ama hayatının Yaradan’ın planlarına uygun olarak gelişmesine izin verir. Acı çekmemeyi diler , hayırlı savaştan haz almayı diler , ama şunu eklemeyi asla unutmaz ; “ Senin dediğin olur “ .


- Paulo Coelho-



Cevapla

“Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler” sayfasına dön