Paragraf - 2

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI dersi hakkında sorularınızı, cevaplarınızı, bildiklerinizi paylaşabilirsiniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
admin
Site Admin
Mesajlar: 82
Kayıt: 16 Kas 2006, 19:14

Paragraf - 2

Mesaj gönderen admin » 08 Şub 2007, 17:36

PARAGRAF KONU ANLATIMI



Paragraf herhangi bir yazının bir satırbaşından öteki satırbaşına kadar olan bölümüne denir. Paragraf bir olayın, bir durumun, bir duygunun sadece bir yönünü ele alır. Paragraf uzun bir yazıya yapı olarak benzer. Paragrafta da uzun yazılarda olduğu gibi giriş, gelişme, sonuç bölümleri vardır.

Her paragrafta bir düşünce savunulur. Paragrafı oluşturan cümlelerin anlam ve yapı yönünden bir uyum içerisinde olması gerekir.



A)PARAGRAFIN ANLAM YÖNÜ



1)Paragrafın Konusu:

Her paragrafta yazar bir şeylerden söz ederek okura mesaj ulaştırmak ister.Paragrafta üzerinde durulan,hakkında söz söylenen düşünce,olay ya da duruma “konu” denir.

Bir paragrafı çözümlerken yapılacak ilk iş konuyu doğru olarak saptamaktır.Konusu bilinmeyen paragrafın anlaşılması güçtür.

Konuyu bulmak için “Parçada neden söz ediliyor?” , “Üzerinde durulan nedir?” , “Hakkında söz söylenen nedir?” sorularını paragrafa yöneltiriz, aldığımız cevap bize paragrafın konusunu verir.



NOT:



Konunun belirlenmesi ana düşüncenin belirlenmesi için ilk aşamadır.Konu,genellikle paragrafın ilk cümlesinde yer alır.Kimi zaman da ikinci cümlede yer alır.



ÖRNEK:



Sabun köpüklerinde gökkuşağının renklerini, lapa lapa yağan karda uçuşan serçeleri görebildiğimiz için Tanrı’ya şükredelim. Eğer bize verilen nimetleri ve bütün güzellikleri göremeyecek kadar kör isek utanalım. Elimizdeki nimetleri sayalım. Ufak tefek çabalarla ortadan kaldırılabilecek sıkıntıları değil.



Şimdi bu paragrafı dikkatlice okuyup anladıktan sonra paragrafa şu soruyu soralım: “Parçada neden söz ediliyor?” Bu sorunun cevabı “Mutlu olabilmek için hayatın kötü yönlerini değil güzel yönlerini görmeye çalışmak gerekir” cevabını alıyoruz.





Örnek:



Herkes mesleğinde ve hayatında birçok karanlık yoldan geçmeye mecburdur. Ancak bu yolları elinde bir ışık olmadan geçmeye çalışmaktansa, başkalarının tecrübe meşalelerinden faydalanarak yürümek daha kolay ve karlı değil midir?



Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden bahsedilmektedir?



A) Gelecekte başarılı olmak için genç yaşta bir mesleğe atılmak gerekir.

B) Hayat, uzun ve zor bir yoldur.

C) Hayatı daha kolay bir hale getirmek için başkalarının tecrübelerinden yararlanmak gerekir

D) Herkes, mesleğinde ve hayatında birçok karanlık yoldan geçer.



Çözüm:



Paragrafın bütününü dikkatlice okuduktan sonra “paragrafta neden söz ediliyor?” sorusunu paragrafa yönelttiğimizde “hayatı kolay bir hale getirmek için başkalarının tecrübelerinden yararlanmak gerekir .” cevabını alırız.



Cevap: C





2)Paragrafın Başlığı:



Bir paragrafın başlığı konu ve ana düşünceyle doğrudan ilgilidir. Başlık,konu ve ana düşüncenin bir çeşit özetidir.Başlık paragrafın tamamını kapsar.

Paragrafın başlığını bulurken paragraf okunduktan sonra ilk ve son cümle tekrar okunmalıdır.Bu cümleler genellikle konuyu ve ana düşünceyi verir.Başlık ana düşünceyle özellikle de konuyla ilgilidir.



ÖRNEK:



Sözü uzatmak, büyütmek, dallandırmak, gereksiz kelimelerle doldurmak yoktur onda. Ne diyecekse en açık, en doğru biçimde söyler. Ama bu sözler bir araya geldi mi bir derinlik, bir anlam çoğalması, üzerinde uzun uzun durmak, incelemek, düşünmek gerekliliği yaratır.



Bu paragrafın ana düşüncesi, “Söyleyeceği sözü uzatmadan açıkça söylemek .” olduğuna göre, başlık da düşüncenin özeti olan “özlü anlatım” olmalıdır.





Örnek:



Para, gerçek zenginlik değildir. O, sadece ihtiyaçların giderilmesine vasıta olduğu için değerlidir. Bir çölün ortasında, hararetten yanan bir insan için birkaç damla soğuk su, bir torba altından çok daha değerlidir.





Bu paragrafın başlığı aşağıdakilerden hangisi olabilir?



A) Gerçek Zenginlik

B) Çöl ve Su

C) Soğuk Su

D) İhtiyaçların Giderilmesi



Çözüm:



Paragrafın ana düşüncesi “Para gerçek zenginlik değildir.” Bu ana düşünceyi kapsayan başlık “Gerçek Zenginlik” olmalıdır.



Cevap: A







3)Paragrafın Ana Düşüncesi:



Yazarken veya konuşurken karşımızdakine bir şeyler aktarmak isteriz. İster bir olay aktaralım, isterse bir konudaki düşüncemizi aktaralım,bunların hepsini bir amaç için ortaya koyarız.Bu amaca,aktarmak istenilen bu mesaja “ana düşünce” denir.

“ Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?” sorularına cevap verir.

Ana düşünce paragrafın başında, ortasında, sonunda olabileceği gibi paragrafın geneline sindirilmiş de olabilir.



ÖRNEK:



“Kışın beyaz güzelliğinin de yazın sıcak ve nemli günlerinin de zevkine var. Her mevsim, her gün, her an gelir geçer ve hiçbiri asla birbirinin aynı ya da tekrarı değildir. Kış soğuğunun ortasında yazı, yazın bunaltıcı sıcağında kışı özlemek yerine, her mevsimi kendi güzelliğiyle kabul et.”





Parçada, her mevsimin, her anın kendine göre bir güzelliğinin olduğu, bir mevsimi yaşarken bir başka mevsimin hayalini kurarak yaşamamak ve içinde bulunduğumuz mevsimin tadını çıkararak yaşamak gerektiği anlatılıyor. Öyleyse bu paragrafın ana düşüncesi: “ Hayatın her mevsiminin tadını çıkarmak gerekir.” olmalıdır.





4)Paragrafın Yardımcı Düşünceleri:



Ana düşünceyi inandırıcı bir duruma getirmek,desteklemek amacıyla çeşitli düşüncelere,görüşlere de yer verilir,bunlara “yardımcı düşünce” denir.

Bir paragrafta ana düşünce bir tane iken yardımcı düşünce sayısı birden fazla olabilir.Yardımcı düşünceler ana düşünceyle bağlantıları ölçüsünde önem kazanır.

Yardımcı düşünceyle ilgili sorular çoğu zaman “olumsuz” biçimdedir.

“…………. hangisine değinilmemiştir?”

“…………. hangisi çıkarılamaz?”

“…………. hangisi söylenemez?”

“………….. hangisine yer verilmez?”

“………….. hangisi yoktur?”

“………….. hangisine ulaşılamaz?”



biçimdeki olumsuz sorular yardımcı düşünceleri sorar. Seçeneklerin dördünde söz edilenler parçada bulunmalıdır.Bu yüzden bu tip olumsuz sorularda paragraflar dikkatlice okunmalı,yardımcı düşünceler iyi belirlenmelidir.



Örnek:



Hislerimizi etkileyen yüz ifadeleri üzerinde yapılan çalışmalar, iyi durumdayken bile pek fazla gülmediğimizi ortaya çıkarmıştır. Oysa gülümseme ve gülme, biyolojik süreci etkileyerek kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Onlar, beynimize giden kan ve oksijen miktarını, sinir taşıyıcılarının uyarı düzeyini artırır.



Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?



A) Yapılan araştırmalar, pek fazla gülmediğimiz ortaya çıkarmıştır.

B) Gülümseme kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar.

C) Gülümseme insan biyolojisini etkiler.

D) Sağlıklı insanlarda beyne giden kan ve oksijen miktarı daha fazladır.



Çözüm:



Parçada A, B, C seçeneklerinde verilenlere ulaşılabilir. Parçada, beyne giden kan ve oksijen miktarının artması sağlıklı olmaya değil, gülümsemeye bağlanmıştır; bu yüzden D seçeneğinde verilen yargıya ulaşılamaz.



Cevap: D





B)PARAGRAFIN YAPISI



Her cümlenin paragraf içinde özel bir yeri vardır.Nasıl ki her metnin bir girişi,bir gelişmesi,bir sonucu varsa paragraf da böyle bölümlere ayrılır.Her cümle kendinden önceki ve sonraki cümleyle hem anlam hem de yapı bakımından ilişki içindedir.

Şimdi bu bölümlerin özelliklerini görelim:



1)GİRİŞ(Bölümü) CÜMLESİ:



Giriş cümlesi paragrafın ilk cümlesidir.Bu bölümde paragrafta ele alınacak konu belirtilir.Kendisinden sonraki her cümle,dil ve düşünce yönünden giriş cümlesine bağlıdır.



NOT:Giriş cümlelerinde bir cümleyi önceki cümleye bağlayan “bağlayıcı öğeler” bulunmaz. “Fakat, ama,lakin, ancak, yalnız, çünkü, yani, oysa,n ne var ki, bu nedenle, şöyle ki, halbuki, kısacası,…” bağlaçlarına yer verilmez.



NOT:Giriş cümlesi kendinden önceki bir yargının varlığını hissettirmez;çünkü daha önce söylenen bir şey yoktur.



ÖRNEK:

Aşağıdakilerden hangisi bir yazının ilk cümlesi olmaya en uygundur?



A)Yeni öykücüler arasında Türkçe’yi bütün güzelliği ile kullananlar var.

B)Başka öykülerini de dergilerde okumuştum ama bunu hepsinden güzel buldum.

C)Bunda,tiplerin çok canlı,öykülerin otobiyografik olmasının da etkisi var.

D)Bir bakıma bu son iki kitabı birer dil olayı olarak değerlendirilmelidir.

E)Birçok yeni öykücünün,buna gereğinden fazla önem verdiğini gördük.



2)GELİŞME BÖLÜMÜ



Bu bölümde girişte ele alınan konu açıklanmış,tartışılmış,betimlenmiş ve öykülenmiştir.Bundan dolayı ayrıntılara girilmiş,düşüncelerle desteklenmiş,bütünleşme sağlanmış bölüme “gelişme bölümü” denir.Gelişmeyi oluşturan cümleler,dil ve düşünce yönünden kendisinden önceki ve sonraki cümleye bağlıdır.Bu cümleler konunun geliştirilip açıklandığı cümledir.Gelişme cümleleri ana düşüncenin belirginleşmesini sağlayan yardımcı düşünceleri içerir.



NOT: “………. hangisi söylenemez,hangisine değinilmemiştir,hangisine ulaşılamaz?”biçiminde düzenlenmiş,olumsuz sorularda “söylenen,değinilen,ulaşılan” sonuçların çoğu gelişme bölümünde bulunur.



ÖRNEK:

Bence edebiyat,bütün türleriyle masalla başlar,masalla biter.Masal,türler içinde en çok şiire yakındır.Ritmiyle,tekrarıyla,hayaliyle,…Eşine rastlamadığımız ama umutlarımızı,korkularımızı,sevinçlerimizi taşıyan yeni eşyalar,yeni insanlar,yeni hayvanlar yaratır masal.Bu nedenle en çok şiire yakındır.



Bu parçada masalla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?



A)Yinelemelere yer verildiğine,

B)Düş öğesinden yararlanıldığına,

C)Çok aranan ve okunan bir tür olduğuna,

D)Değişik türlerin kaynağı olduğuna,

E)Duygusal yönünün bulunduğuna.



Çözüm:



Görüldüğü gibi bu soru,paragrafın yan düşüncelerini araştıran bir sorudur.Paragrafta yan düşünceler paragrafın gelişme bölümünde bulunur.

A,B,D ve E seçeneklerinde bulunan düşünceler bu paragrafın gelişme bölümünde yer almıştır.C seçeneğindeki “çok aranan ve okunan bir tür olduğuna” değinilmemiştir.



3)SONUÇ (Bölümü) CÜMLESİ:



Paragrafın en can alıcı,en etkili bölümü burasıdır.Sonuç bölümü çoğu kez,kendinden önceki düşünceleri açıklayan,özetleyen bir nitelik taşır. “Kısacası,demek ki,yani,böylece,sonuç olarak,öyleyse…” gibi özet anlamı taşıyan bağlaçlarla tamamlanır.

Yazar bu bölümde düşüncelerini derleyip toparlar ve bir sonuca bağlar.Sonuç bölümü,bazen giriş bölümünün tekrarı biçiminde bazen de ana düşüncenin anımsatıldığı,paragrafın özetlenmesi şeklinde oluşur.



ÖRNEK:

İnsanın doğayla savaşımında korkunun rolü yansımaz.Önemli olan,bu insanca duyguyu iyi değerlendirebilmektir.Nasıl ki kullanılması bilinmeyen bir silah bazen geri tepip büyük zararlara yol açabiliyorsa,korku da denetim altında tutulmayıp kendi başına bırakılırsa sonuç hiç kimse için iyi olmaz.Korkalım;ama neden,niçin korktuğumuzu bilelim.Korkuya yenilme kaygısının tutsağı olmayalım.



Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?



A)Korkuyla birlikte yaşamayı öğrenelim.

B)Korkudan,uygun biçimde yararlanmaya çalışalım.

C)Korkunun,toplumu değişik yönlerden etkilediğini unutmayalım.

D)Korkuyu bir engel değil,bir araç olarak görelim.

E)Korkumuzun nedenini öğrenip ona göre davranalım.



ÇÖZÜM:

Parçada korkuyla yaşamın sadeliğinden,bu duyguyu iyi değerlendirmenin gerekliğinden söz edilmektedir.Bu parçanın sonuna A,B,D,E seçeneklerindeki ifadeler getirilebilir.Fakat korkunun toplum üzerindeki değişik etkilerinden söz edilmediği için E’deki ifade ile tamamlanması uygun olmaz.



Düşüncenin Akışını Bozan Cümleler:



Her cümle kendinden önceki ve sonraki cümleyle hem anlamlı hem de yapı bakımından ilişki içerisindedir.Bu yüzden bir paragrafta dil ve düşünce bağlantısı iyi kurulmamışsa,anlatımın akışı bozulur.Paragrafın içerisinde belirtilen düşünceden farklı bir düşünceye değinen cümleler düşüncenin akışını bozar.



ÖRNEK: (1) Bu kitap, yaşamının değişik dönemlerinden seçilmiş ürünlerden oluşuyor.(11)

Ağırlık 197O lerden önce yazdığım şiirlerde(111) Son beş yılda dergilerde birçok şiir yayımladım, ancak bu şiirleri kitaba almadım.(1V)Anılarımda da belirttiğim gibi bunlar kendimle uzun bir hesaplaşmadan sonra oluşan şiirler.(V) Dolayısıyla beni bütün yöntemlerimle okurlarımla tanıtacaktır.



Yukarıdaki numaralanmış gibi cümlelerden düşüncenin hangisi akışını bozmaktadır?



A)1. B)2 C)3 D)4 E)5



ÇÖZÜM:

Bu parçanın üçüncü cümlesi düşüncenin akışını bozuyor. Çünkü 1. ve 2. cümlede kitaptaki şiirlerden söz edilmiş 3. cümlede ise kitapta olmayan şiirlere değinilmiş 4.cümlede ise yine kitapta olanlara geçilmiş 4. cümledeki “bunlar” sözü bir önceki cümleye bağlı olduğunu açıkça ortaya koymuştur.3.cümle çıkarılırsa anlam düzelir.



Parçayı Bölümlere Ayırma:



Bir paragraf ancak bir düşünceyi anlatır.Parça iki paragrafa bölünmek istenirse,parçada iki ayrı düşünce var demektir.Öyleyse parça içinde her düşünce ayrı bir paragrafta yer almalıdır.

Bu konuyla ilgili sorularda iki ayrı düşüncenin işlendiği bir parça verilir.Ve bu parçanın iki parçaya bölünmesi istenir.



ÖRNEK:

Sanatçının mektupları bir araya getirilerek bir kitap oluşturulmuş.(1)Oluşturulan kitap iki bölüme ayrılmış.(2)Birinci bölümde sanatçının çeşitli kişilere yazın alanında yazdıkları,ikinci bölümde ise ona yazılanlardan alıntılar yer alıyor.(3)Sanatçı şiiri,düz yazıdan daha çok seviyor.(4)Bir mektubunda: “Şiirin bir tek dizesi bile,koskoca bir yazının anlatmak istediğini bir çırpıda anlatıverir.” diyor.(5)Bu söz de onun şiire ilişkin görüşlerini kısaca açıklıyor.



Bu parça,açıklanan düşünceler açısından iki paragrafa ayrılmak istense,ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?



A)1 B)2 C)3 D)4 E)5



ÇÖZÜM:

Parçada 3. cümleye kadar sanatçının mektuplarından oluşan bir kitabın özellikleri;3.cümleden sonra ise sanatçının sevdiği tür üzerinde duruluyor.Yani yeni bir konuya geçiliyor.Bu da ikinci paragrafa geçilmesini gerektiren bir durumdur.



Paragrafa Cümle Ekleme:



Bir paragrafın başına,ortasına ve sonuna getirilecek cümle,kendisinden önceki veya sonraki cümleyle dil ve düşünce yönünden bağlantılı olmalıdır.

Bazı sorularda paragrafın başına,ortasına bazılarında ise sonuna cümle ekleme sorulabilir.Bu durumda parçanın anlam bütünlüğü ve yapısal bağlılığı dikkate alınmalıdır.



ÖRNEK:



İnsanların beğenileri birbirine uymaz.Belki o kırmızıdan hoşlanıyor,siz yeşili seviyorsunuzdur.Belki o,Wagner’in müziğini beğeniyor.siz Mozart’ı yeğliyorsunuzdur. … Gördüklerinden ve dinlediklerinden aldığı tat sizinkine uymuyor diye karşınızdakini zevksizlikle,kabalıkla suçlamaya hakkınız yoktur.



Bu parçada boş bırakılan yere,düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?



A)Kimi zaman beğenilerinizin bağdaştığı da olur.

B)Öteki sanat dallarında da böyledir bu.

C)Öyleyse nelerden hoşlandığınızı bilmeniz gerekir.

D)Çünkü,insanların beğenileriyle davranışları arasında ilişki vardır.

E)Değerlendirmeleri belirli ölçütlere göre yapmak gerekir.



ÇÖZÜM:

Paragrafta asıl anlatılmak istenen farklı beğenileri olan insanların davranışlarının da farklı olacağı,bundan dolayı da insanların suçlanmaması gerektiğidir.Değişik renklerden hoşlanan,değişik müzikler dinleyen insanlar değişik davranışlar sergileyeceğine göre boş bırakılan yere “D” seçeneğindeki cümlenin gelmesi uygun olur.



Bir Sorunun Cevabı Olan Paragraflar



Bir paragrafın ilk cümlesi sorudan sonra okunduğunda soru ve ilk cümle arasında bir uyum olması gerekir.Bu bakımdan genellikle konuyla ilgili bu tür sorular sorulduğu paragraftaki ilk cümleden anlaşılır.

Bir de paragrafın ana düşüncesinin sorulan soruyla uyum içinde olması,parçanın sorunun cevabı niteliğinde olması gerekir.



ÖRNEK:

Bu soru,birçok yazara sorulmuştur.Soruyu yanıtlayanlar arasında, “Kendim için yazıyorum.” diyenler de vardır.Eğer bu tür bir yanıtı benimsemiş olsaydım, okurlarımı kendimle bütünleştirirdim; yani, “Onlar demek,ben demek” derdim.Oysa ben,beni anlamak için özel bir çaba gösterecek olanlara sesleniyorum.



Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?



A)Yapıtlarınızla ilgili tepkilerine göre,okurlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

B)Niçin kendinizi okurun beklentilerine bağımlı hissediyorsunuz?

C)Okurlarınızın, “sizin gibi düşünenlerden oluştuğu” görüşüne nasıl vardınız?

D)Okurlarınızın görüşlerini değerlendirmeyi doğru buluyor musunuz?

E)Yapıtlarınızı oluştururken hangi tür okuru hedefliyorsunuz?



ÇÖZÜM:

Yazar; “Oysa ben,beni anlamak için özel bir çaba gösterecek olanlara sesleniyorum.” diyerek aktif okuyuculara hitap ettiğini belirtmektedir.Böylesine bir yanıt E seçeneğindeki “Yapıtlarınızı oluştururken hangi tür okuru hedefliyorsunuz?” sorusuna karşılık verilmiş olabilir.



Duyularla İlgili Sorular:



Duyu insan ve hayvanlarda dışarısının etkisini bir organizma yardımıyla duyma yeteneğidir.Duyular görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma organları ile algılanır.



ÖRNEK:



Küf yeşili yaprağın üzerinde koyu benekler vardı. Yapraktan acı , kekiğimsi bir koku geliyordu. Adam, yaprağa bakıyor, beneklerini sayıyordu. Birden yaprağın üstündeki beneklerden biri kımıldadı.İrkildi adam. Önce gözlerine inanamadı. Koyu kestane kabuk çıtırdayarak yarıldı, altından tül gibi yarı saydam kanatlar çıktı. Uçuverdi böcek. Nemli, ılık bir esintinin içinde yitip gitti.



Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıştır?



A) Görme B) Tatma C) Dokunma D) İşitme E) Koklama



ÇÖZÜM:

Parçada duyuları veren ipuçlarını bulalım. “Küf yeşili” sözü renk olduğundan “görme” , “acı bir koku” sözü “koklama” , “çıtırdayarak” sözü “işitme” , “nemli,ılık bir esinti” sözü “dokunma” duyusunun bulunduğunu gösterir.Parçada tatmayla ilgili bir duyu yok. “Acı” sözü sizi aldatmasın parçada bu söz mecaz anlamda kullanılarak, koku söylenmiş.



PARAGRAF SORULARINDA ŞUNLARA DİKKAT EDELİM!



*Paragraf sorularında önce soru cümlesi okunur.Daha sonra parça okunur.Çünkü parçayı hangi amaçla okuyacağımızı bilirsek amacımıza uygun olarak paragraftaki düşüncelere daha kolay ulaşırız.Bu yaklaşım zamanda kazanç sağlar, dikkatimizin dağılmasını önler.



*Paragraf sorularının tamamına yakınını doğru yanıtlayabilmek için, “Paragraflar uzun olduğu için zordur.” önyargısını terk edelim; bir parça ne kadar uzun olursa, yanıtı bulmak o kadar kolaylaşır.Çünkü sorunun yanıtı parçada yer alır.Bu nedenle en kolay sorular, paragraf sorularıdır.Bu tip sorular özel bir bilgi gerektirmediğinden, herkes tarafından kolaylıkla yanıtlanabilir.



*Sorulanı göz önünde tutarak metni okuyunuz.Önemli gördüğünüz anahtar sözcüklerin altını çiziniz.



*Paragraflar bir çırpıda, geri dönüş yapmadan mümkün olduğu kadar hızlı okunmalıdır.Paragrafları dudağımızla değil, gözlerimizle okumalıyız.Yapılan araştırmalar gözün okuma hızının,zihnin düşünme ve anlama hızına dudağınkinden daha yakın olduğunu ortaya çıkarmıştır.



*Paragrafta anlatılanlar karşısında nesnel olmalıyız.Bu tür sorularda paragraftaki düşünceye katılıp katılmadığımız ya da o konuda ne düşündüğümüz sorulmaz.Paragraf yazarının söylediklerini anlamamız yeter.



*Özel uyarılara dikkat etmeliyiz.Soru cümlesinde altı çizilen ya da tırnak içine alınan “-me, -ma, değildir, yoktur” gibiek ve sözcüklere özellikle dikkat gösterilmelidir.



*Paragraf sorularında başarılı olmanız için geçmiş yılların ÖSS sorularını titizlikle, sabırla, dikkatle çözmenizi tavsiye ederiz.Düzenli olarak yapacağınız günlük paragraf çözme egzersizleri anlama,yorumlama ve karşılaştırma yeteneğinizi geliştirecek ve tüm sözel (Tarih,Coğrafya,Felsefe) sorularında fayda sağlayacaktır.



OKUMA HIZINIZI ARTIRIN!!!



Okuma hızınızı artırmak için yapacağımız işlem çok basittir.Elinize alacağınız bir kalemi mümkün olduğu kadar hızlı hareket ettirerek satırlar üzerinde yürütün ve gözünüzün her defasında birden çok kelime üzerinde sabitleşmesine imkan verir.

Kalemi satır üzerinde yürüterek okumak size başlangıçta anlamsız ve çocukça gelebilir.Sonuç olarak yavaş okuduğunuzda ağır ve sıçramalı okuyuşunuzdan ötürü çabuk sıkılır ve dikkatiniz dağılır.Bu sebeple zihniniz okuduğunuz konudan uzaklaşır.Fakat hızlı okuduğunuz zaman elde edeceğiniz ritim ve akış okuduğunuzun anlamına daha kolay ulaşmanızı sağlar.



Bu konuyla ilgili testleri görmek ister misniz?


1. Yabancı dillerin etkisinin artması, Türkçenin söz varlığını, söz dizimi özelliklerini olumsuz yönde etkiliyor. Divan Oteli demek dururken Hotel Divan, Marmara Oteli demek dururken The Marmara demek, Türkçenin sözdizimi özel- liklerini zorlamaktır. Son zamanlarda bir de çeviri yoluy- la anlatım türü ortaya çıktı. Sözler Türkçe, ama anlatım kalıbı yabancı kaynaklı... Doğru olmayan bu kullanışlar da yaygınlaşı- yor: Çay içmek, kahve içmek yerine çay almak, kahve almak; özür dilerim yerine üzgünüm gibi kullanışlar bunlara sadece birkaç örnek. Türkçenin yap-ı sına ve mantığına aykırı bu yanlışlardan kurtulmamız gerekiyor.



Böyle düşünen bir yazar aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz?



A) Türkçenin yabancı dillerin etkisinden kurtulmalıdır.

B) Yanlış kullanımlar dilimize zarar verir.

C) Bazı anlatım kalıpları olduğu gibi çevrilmemelidir.

D) Dilimizin kurallarına aykırı kullanımlardan kurtulmamız gerekir.

E) Yabancı kaynaklı kullanımlar bir dilin zenginliğinin göstergesidir.









2. Halid Ziya, eserlerinde insani değerleri esas aldığı için onun eserlerindeki kahramanlar insanı her yönüyle adeta kuşatır. Toplumun her kesiminden seçilen kahramanlar, yüzeysel bir şekilde tanıtılmaz. Yazar, kahramanlarının mizacı ve psikolojileri üzerinde yoğunlaşarak onların iyiye ya da kötüye doğru yönelişini tarafsız bir şekilde verir. Bunu yaparken de toplum gerçeklerini göz ardı etmez ve toplum gerçeklerini olduğu gibi yansıtmaya çalışır.



Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?



A) Yazar, kahramanlarını gerçekçi bir şekilde tanıtmıştır.

B) Yazar, kahramanlarını tanıtırken onların ruhsal yön-

leri üzerinde de durmuştur.

C) Halid Ziya’nın eserlerinde toplumun her kesimin-

den insana rastlamak mümkündür.

D) Yazar, kahramanlarını tanıtırken yan tutmaz.

E) Halid Ziya’nın kahramanları ya tam iyidir ya da

tam kötüdür.







3. Alman dilinin gelenekçi söyleyiş kurallarının dışına çıkan Nietzsche, yazılarını bir şiir uyumu içinde yazar, aklından geçeni yazıya dökerken dil bilgisi kurallarını bir yana iter; aforizmalar şeklinde yazdığı eserlerinin büyük kısmı imalarla, düşüncelerine dair ipuçları ile doludur. Olumlu başladığı bir cümleyi ya da paragrafı olumsuz bitirir ya da olumsuz başlar, olumlu bitirir. Alaycı, iğneleyici bir anlatımı vardır.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?



A) Yazar dil bilgisi kurallarına uymamıştır.

B) Yazılarında şiir uyumu görülmektedir.

C) Gelenekçi söyleyiş kurallarının dışına çıkmıştır.

D) Yazılarının gidişatında istikrarlı davranmıştır.

E) Anlatımında kendi düşüncelerini de vurgulamıştır.









4. Türk kültür hayatındaki son on-on iki yıllık gelişme cumhuriyetin kuruluşundan sonra yapılan reformlardan hız almıştır. Tanzimat döneminin reformlarıyla başlayan dönem Türkiye’de Doğu - İslam müesseseleriyle Avrupa’dan müesseselerin yan yana yaşadıkları bir geçiş dönemidir. Cumhuriyetin kuruluşuyla girişilen reformlar ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası olan ikililiğe son vermiş, Türkleri kesin olarak batı kültürü ve medeniyeti çevresine sokmuştur.





Yukarıdaki paragraftan “Türk kültür hayatı”yla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?



A)Cumhuriyet döneminde yapılan reformlar bazı

alanlarda ikililiğe yol açmıştır.

B)Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Doğu-Batı kültür

öğeleri bir arada devam etmiştir.

C)Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat’tan sonra ikililik yaşanmıştır.

D)Türkiye’de yaşanan ikililik Türklerin batı kültürü ve

medeniyeti çevresine girmesini zorlaştırmıştır.

E) Kültür hayatımızdaki gelişmeler cumhuriyetten

sonraki reformların sayesinde olmuştur.









5. Çağdaşları arasında en büyük şairdi Atilla İlhan. Kendi alanında bir virtüözdü. Ama artık yok! Şiirlerindeki serbestlik, rahatlık ve ne olursa olsun doğruluk… Çoğu şairde göremeyeceğimiz bir üslup… Lise sıralarına yazılan iki satırı, şiir diye okuyan toplumumuzda bu ne büyük acıdır(!) Allah’ın rahmeti üzerine olsun...



Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?



A.Şair Türk edebiyatının en büyük şairiydi.

B.Doğruluktan yana olan bir şairdi.

C.Üslubu birçok şairden farklıdır.

D.Toplumumuzda şairin değeri bilinmemiştir.

E.Kendi alanında önde gelen bir şairdir.







6. Türkçenin şu andaki en önemli sorunu, dildeki yabancı öğelerin artmasıdır. Her dilde yabancı kökenli söz vardır. Hiçbir dil saf değildir. Türkçe de pek çok dile söz vermiş, pek çok dilden söz almıştır. Türkçenin verdiği sözler de vardır. Bunlardan en ilgi çekici olanı son zamanlarda dilimize giren kiosk’tur. Bu söz Türkçeden İngilizceye geçen köşk sözüdür. İngilizcede kiosk biçimine dönüş- müş ve bizim sözümüz bu defa farklı bir anlamda karşı-mıza çıkmıştır. Dildeki yabancı sözlerin bir ölçüsü olma-lıdır. Bu ölçü dilin kimliğini bozacak derecede olmamalı- dır.Dil gerek duyduğu sözleri,karşılık bulunmaması duru- munda yabancı dillerden aynen veya ses değişikliğine uğ- ratarak alır.

Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A.Türkçeden yabancı dillere sözcükler verilmiştir.

B.Dilimize giren sözcükler dilimizin yapısını bozacak derecede olmamalıdır.

C.Yabancı dillere geçen sözcükler değişime uğrayarak tekrar karşımıza çıkmıştır.

D.Dilimize yabancı sözcükler girmemelidir.

E.Yabancı sözcük kullanmayan hiçbir dil yoktur.



7. Klasik sözcüğü, üzerinden çok zaman geçtiği halde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak gösterilen eserler için kullanılır. Klasikler, edebiyatı edebiyat yapan gerçek değerlerdir. Böyle önemli eserlerin sahnelenmeleri çok dikkatli bir çalışma gerektirir. Eserin özüne, ruhuna, geçtiği çağa, metinde yaratılan atmosfere ve dil yapısına sadık kalmak esastır. Klâsikler çinko, kalay, bakır değildir, onlar altındır,24 ayar altın. Altına altın muamelesi yapmak ve meseleye bir sarraf hassasiyetiyle yaklaşmak gerekir.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir.



A.Klasik eserler kalıcı eserlerdir.

B.Klasikler edebiyatın temel taşlarıdır.

C.Klasik eserler sahneleneceği zaman eserin genel

yapısının bozulmamasına dikkat edilmelidir.

D.Günümüzdeki klasikler gelecekte de varlığını

sürdüreceklerdir.

E.Klasikler değerlendirmeye alınırken çok hassas

davranılmalıdır.











8. Dil değişimine inananlar, ona yürekten katılanlar; evi- mizde oturup düzgün uyaklı, Nedim ağzından gazeller yazarak kendimizi ve iki üç bağımlıyı eğlendirmek heve- sinde değiliz. Bizim bütün düşüncemiz, derisi katılaşmış eline sapanını tutan,çatlak topuklu,çorapsız ayağıyla Türk topraklarının göbeğine basan yurttaşlarımızın söylediğini anlamak, istediğini yapmak, yapmasını istediğimizi ona kolayca anlatmaktır.



Böyle söyleyen bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?



A) Nedim ağzından gazeller yazmak istemektedir.

B) Halkın kendisini kolayca anlamasını istemektedir.

C)Dilin değişiminin halkı zor durumda bıraktığını düşün- mektedir.

D.Halkın üst tabakasına seslenmeyi yeğlemektedir.

E.Dilin değişmemesi taraftarıdır.











9. Kadınların gerçek yüzünü saklayıp makyaj yapmalarını modern toplumun, çağdaş insanın kadın üzerindeki baskısı olarak görüyorum. Bu baskı altında kadınlar hep kendini saklamak, kendini insanlara beğendirmek zorunda kalmıştır. Kadınların bu baskıdan kurtulması, ancak toplumun kadına bakış açısının değişmesiyle mümkün olacaktır.



Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?



A) Toplumsal bir sorun olan makyaj, kadınları toplumda

küçük düşürmektedir.

B) Kadınlar, makyaj yaptıklarında kendilerini daha

güzel hisseder.

C) Makyaj yapımıyla toplumsal anlayış arasında bir bağ

vardır.

D) Eski çağlardan bu yana toplum, kadınlar her zaman

ön planda olmuştur.

E) Kadın gerçekten güzelse onun makyaj yapmasına

gerek yoktur.









10. Batılılaşmak Osmanlı’dan miras kalan ve Türkiye’nin de bir türlü dindiremediği iki yüzyıllık bir sancı. İçinde bulunduğumuz günler, bu sancıyı azaltmak için en somut adımların atıldığı bir tarihsel dilime rastlıyor. Avrupa Birliği’ne katılmak amacıyla peş peşe uyum yasaları çıkarıldı, yıllardır yaşadığımız antidemokratik uygulamaları kınayanlar Avrupa Birliği taraftarlarının katılımıyla artıyor, Türkiye’de Avrupa Birliği’nin getireceği ekonomik artılar ve eksiler tartışılıyor. 3 Ekim’den sonra müzakerelerin başlamasıyla ve tam üyelik vizesinin alınmasıyla her şey su yüzüne çıkacaktır.





Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?



A) Batılılaşma yalnızca Türkiye’nin sorunu değildir.

B) Günümüzde Avrupa Birliği için bazı adımlar atılmaktadır.

C) Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin tam üyeliğinin artıları ve eksileri tartışılmaktadır.

D) Batılılaşma süreci iki yüz yıl öncesine dayanmaktadır.

E) Avrupa Birliği taraftarları Türkiye’deki antidemokra- tik uygulamaları kınamaktadır.









11. Zavallı Osmanlıca! Ne kadar kolay yıkılıp gitti. Selanik’te başlayan, kökenini halkın dil bilincinde ve konuşma dilinde bulan sade lisan akımı, beslenip gelişerek, yirmi yılda Osmanlıcayı tahtından indirdi. Yüzyıllar içerisinde oluşmuş bir yazı dilinin bu kadar kolaylıkla ortadan kalkması üzerinde yeterince durulduğunu, bu olgunun yeterince incelendiğini sanmıyorum.



Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?



A) Osmanlıca kısa bir süre içerisinde ortadan kalkmıştır.

B) Sade dil akımı konuşma diline yakındır.

C) Osmanlıca çok geniş bir coğrafyada kullanılmıştır.

D) Osmanlıcanın oluşumu kısa bir zaman almıştır.

E) Osmanlıcanın yıkılması üzerinde fazla durulmamıştır.











12. Az gelişmiş milletlerin geri kalma sebepleri incelendiğinde, insanlarının milli ve çağdaş ihtiyaçlara göre eğitilmemiş olduğu görülür. Gelişmiş milletlerin gücü ekonomi, endüstri ve ticaretteki başarılarından çok eğitilmiş, vasıflı iş gücünden ileri gelir. Çünkü maddi güçler bir gün kaybedilebilir. Onun için bir ulusun yaptığı en iyi yatırım eğitime yaptığı yatırımdır.



Böyle düşünen bir yazara göre bir milletin gelişmesi aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?



A) Gelişmiş milletlerle iyi ilişkiler kurulmasına

B) Ticarette yeni atılımlar yapılmasına

C) Ekonomik alanda reformlara

D) Eğitim seviyesinin yükseltilmesine

E) Sanayileşme hızının arttırılmasına







13. Türk cumhuriyetlerinde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yeni bir süreç başlamıştır. Beş Türk cumhuriyeti bağımsız olmuş, diğerleri de daha serbest hareket edebilme imkânlarına kavuşmuştur. Nitekim bunun etkisi de kısa zamanda görülmeye başlanmıştır. 1991’de Azerbaycan, 1993’te Türkmenistan ve Özbekistan, 1994’te de Karakalpakistan Lâtin alfabesine geçme kararı almıştır. Bu ülkelerde yeni alfabeye geçiş kademeli olarak uygulamaya konmuştur. Diğer yandan Kırım Türkleri ile Gagavuzlar da Lâtin alfabesine geçerek bazı süreli yayınlarını yeni alfabeyle basmaya başlamışlardır.



Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?



A) Bazı Türk cumhuriyetleri serbest hareket etme imkânına kavuşmuştur.

B) Latin alfabesine geçiş bu devletlerin daha kolay edebi ürünler ortaya koymasını sağlamıştır.

C) Bazı ülkelerde yeni alfabeye geçiş aşamalı olarak uygulamaya konmuştur.

D) Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bazı Türk cumhuriyetleri bağımsız olmuştur.

E) Sovyetler Birliğinin dağılması Türklerin yeni alfabeye geçişi için bir fırsat olmuştur.















14. Gelenekler, bireysel yaratıcılık, grup farklılaşması ya da değişen koşullara uyarlanma zorunluluğundan ileri gelen değişme dinamiği ile çatışır. Bu durum nesil farklılaşmasına neden olur. Ama aynı zamanda da değişimle uzlaşır. Çünkü gelenekler değişmeyi, gecikmeli de olsa, giderek özümler. Bugünün değişimleri, yarının gelenekleri olur.



Yukarıdaki paragrafta “gelenek” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Geleneklerin değişimle çatışması nesiller arası kopukluğa neden olabilir.

B) Gelenekler de zamanla değişebilir.

C) Değişimin başlıca nedenleri yaratıcılık ve farklılaşmadır.

D) Gelenekle değişim bazı noktalarda zıt düşebilir.

E) Gelenekler değişen koşullara çabuk uyum sağlar.













15. Bilimde, teknolojide yaşanan gelişmeler dile de yansır. Yeni kavramlara, yeni ürünlere dilimizin kaynaklarından yararlanarak karşılık bulmamız gerekir. Türkçe söz köklerinden işlek eklerle yapılan yeni türetmelerle dilin söz varlığı zenginleştirildiği gibi, aynı yolla dile kazandırılacak terimlerle Türkçenin bilim dili olarak gelişmesine katkıda bulunmuş olacağız. Aksi halde dilimiz yabancı dillerin baskısı altında kalarak benliğini yitirir. Benliğini yitirmiş bir dilin milleti de yok olmaya mahkumdur. Bu konuda aydınlara ve özellikle dil araştırmacılarına büyük görevler düşmektedir.



Böyle düşünen bir yazar aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz?



A)Teknoloji ve dil ilişkisi göz ardı edilemez.

B) Yapılan yeni türetmeler dilimizi zenginleştir

C) Teknolojinin yeni ürünlerine Türkçe karşılıkların bulunması Türkçenin bilim dili olmasını sağlar.

D) Bilim dili olan Türkçenin yeni kelimeler türetmesine gerek yoktur.

E) Teknolojiye paralel olarak yeni kelimeler türetmek dilimizi yabancı dillerin baskısından kurtaracaktır.











Cevap anahtarı



1.E 2.E 3.D 4.C 5.A 6.D 7.D 8.B 9.C 10.C 11.D 12.D 13.B 14.E 15.D



Cevapla

“Türk Dili ve Edebiyatı” sayfasına dön