Kanuni Sultan Süleyman

Biyografi ve Otobiyografi

Cevapla
Kullanıcı avatarı
azra
Uzman Doktor
Mesajlar: 700
Kayıt: 14 May 2008, 07:21
Konum: sosyal bilimler

Kanuni Sultan Süleyman

Mesaj gönderen azra » 02 Ağu 2008, 11:28

Kanuni Sultan Süleyman



Osmanlı sultanlarının onuncusu ve İslam halifelerinin yetmişbeşincisi.

Saltanatı: 1520-1566
Babası: Yavuz Sultan Selim- Annesi: Hafsa Sultan
Doğumu: 27 Nisan 1495 Vefatı: 7 Eylül 1566

1509da Kefe sancakbeyliğine gönderilinceye kadar babasının yanında kalmış ve bu müddet içinde iyi bir öğrenim ve eğitim görmüştür. Babası Yavuz Sultan Selimin 1514 İran ve 1516 Mısır seferleri sırasında Rumelinin muhafazası ile görevlendirildi ve Edirnede oturdu. Babasının vefatı ile de 30 Eylül 1520 tarihinde 26 yaşında iken Osmanlı tahtına çıktı.

Kanuni Sultan Süleyman Belgradın fethi (1521) ile Orta Avrupa’nın, şövalyelerin üssü olan Rodosun zaptı (1522) ile de Akdeniz hakimiyetinin kapılarını devletine açtı. 1526da yüz bin kişilik ordusuyla ve üç yüz kadar top ile Mohaç Ovasında Macar ordusuyla karşılaştı. Bu durumda sancaklarını açık ellerini semaya doğru kaldıran sultan; "Ya Rabbi! Senin kudret ve himayeni diliyor, Hazret-i Muhammetin ümmetine yardımını niyaz ediyorum" diye yalvardı. Tarihin bu en büyük meydan savaşında düşman ordusunu yok eden Kanuni, 20 Eylülde Macaristanın başşehri Budine girdi. 1529da Viyana muhasara edildi ise de kuşatma vasıtalarının getirilmemesi ve kış mevsiminin yaklaşması üzerine neticesiz kaldı. 1532de Alman seferine çıkan Kanuni, Viyanayı arkada bırakarak Gratz, Marburg, Gunss ve daha bir çok Alman şehirlerini zaptetti. Yedi ay Avrupa içlerinde dolaştığı halde imparator karşısına çıkmaya cesaret edemeyince geri döndü.

1534te Safeviler üzerine sefere çıkan Sultan, Bağdat ve Basrayı zaptetti. Bağdatta evliya kabirlerini ve Kerbelada Hazreti Ali ve Hazreti Hüseyinin makamlarını ziyaret eden Kanuni, Abdülkadir-i Geylani hazretlerinin kabrine türbe ve yanına imaret yaptırdı. Fetih hareketlerine devam eden Kanuni, 1535teTebrizi zaptetti. 1537de İtalya seferine çıkarak, Otrantoya kadar ilerledi.

Karalarda cihan hakimiyetini eline geçiren Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa vasıtasıyla denizlerde de Osmanlı Devletinin gücünü gösteriyordu. Nitekim bu büyük deniz komutanı haçlı donanmasını 27 Eylül 1538de Prevezede imha ederek, müstesna bir zaferle Akdenizde tam bir Türk hakimiyeti kurdu. Kanuni Süveyşte kurduğu donanma ile de Kızıldenizi ve Arabistan sahillerini emniyet altına aldı ve Avrupalıları Hindistan sahillerinden uzaklaştırmaya başladı.

Bu fetihleri; 1543te Estergon, Nis ve İstolni-Belgrad, 1551de Trablusgarbın zaptı ve 1553te Nahcıvan Seferi takip etti. İhtiyar ve hasta bir halde iken 1566da yine cihada çıkan bu büyük Türk sultanı, Zigetvar kalesinin zaptı sırasında top sesleri arasında 72 yaşında iken vefat etti. Naşı Süleymaniyedeki türbesine defnedildi.

Türklerin kendisine Kanuni ve Gazi, Avrupalıların ise "Muhteşem" dedikleri Süleyman Han, babasından devraldığı 6,557,000 kilometrekarelik Osmanlı toprağını, yaptığı fetihlerle 14,893,000 kilometrekareye ulaştırdı. Bulunduğu yüzyıl, dünya tarihine Türk asrı olarak geçti. Bu asırda her sahada dahi devlet ve ilim adamları yetişti. Nitekim sadrazamı İbrahim Paşa, Lütfi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa; şeyhülislamı Kemal Paşazade, Ebüssuud Efendi, şairi Baki, Fuzuli; sanatkarı Mimar Sinan; kaptan-ı deryası Barbaros Hayrettin Paşa olan bir devletin padişahı Kanuni olurdu.

Sultan Süleyman Hanın asıl adından daha fazla bilinip, şöhreti olan Kanuni ünvanı, önceki Osmanlı kanunnamelerini ve devri icabı lüzumlu hükümleri Kanunname-i Al-i Osman adı altında, İslam hukuku esasları dahilinde toplattırıp tanzim ettirmesinden ileri gelmektedir. Kanuni hareket ve sözleri güzel, aklı kamil, nezaketli, irfan sahibi, sözleri tatlı, alim, hakim ve şairlere dost, bütün maddi-manevi iyilikleri şahsında toplamış emsalsiz bir padişahtı.

Pek çok hayrat ve iyilikleri olan Kanuni, imar faaliyetleriyle de uğraştı. Memleketin hemen her yerinde camiler, mescitler, medreseler, hamamlar ve çeşmeler inşa ettirdi. Mimar Sinanın yaptığı Süleymaniye Camii de bu devirde Türk azameti devrinin tacını teşkil etmiştir. Koca Mimar Sinan büyük Hakana; "Padişahım sana öyle bir cami inşa ettim ki, kıyamete değin ayakta duracak bir metanete sahiptir." diyerek bu güzel eserini takdim etmiştir.

Pek çok özellikleri yanında büyük bir şair olan Kanuni Sultan Süleymanın hastalığında yazdığı şu beyti yüzyıllardır dillerde söylenmektedir.

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Bir olay

Fransa Kral`i bir gün Alman Imparatoru Sarlken´e esir düser. Bunun üzerine validesi derhal Osmanli imparatoru Kanuni Sultan Süleyman Han´a münacat´ta bulunarak yardim ister. Süleyman Han, derhal Alman Imparatoruna bir name yazdirir :

" Biz ki, diyar-i Trablusgarbin, diyar-i Libyanin, diyar-i Misirin, diyar-i Rumun, diyar-i ... vesaire´nin fatihi, Sultan Süleyman Han´iz. Sen ki, Almanya Eyaletinin Kral´i Sarlken´sin. Sana deriz ki, tez Fransiz Kral´i kulumuzu serbest birakasin ". Muhtesem Süleyman´in koskoca Almanya Imparatoruna olan hitabi iste bu sekilde olur.Yazdirdigi o nameyi Alman Kralina göndermek icin bir Pasa dahi tayin etmeye tenezzül etmeyen Süleyman Han, bu ise siradan bir Cavusu vazifelendirmekle iktifa eder. Tabii neticemi ? Fransiz Krali derhal serbest birakilir. Koskoca Kanuni Sultan Sülayman´a karsi durmak öyle kolay degildir.

Hakkında Yazılanlar

1.Kanuni Sultan Süleyman
Hayatı / Mefkuresi / Mücadelesi
Yavuz Bahadıroğlu
Yeni Asya Yayınları / Biyografiler Dizisi

Bir devlet adamı düşünün ki, 46 yıl boyunca ülkesini dünyanın daima zirvede ülkesi olarak idare etmeyi başarmış olsun.
e bir padişah düşünün ki, yarım asra yaklaşan idaresi süresince ülkesinde günümüze ışık tutacak hürriyet ve eşitlik prensiplerine uygun bir idare tatbik etsin.
şte bütün idaresi boyunca seferler, zaferler, adalet, eşitlik ve huzur dolu ülkesini uzun süre zirvede tutmayı başarmış bir devlet adamı:
Kanuni Sultan Süleyman.

Kanuni Sultan Süleyman´ın bir şiiri

Usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker
Doğru tartan esnaf rahat huzurlu gezer
Eğrinin ve doğrunu hesab mahşerde
Dünyada biraz huzur herşeye bedel
Sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver
- neye yarar vade gelmişse eğer

Halk icinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Han senin hamam senin konaklar senin
Tarla senin çiftlik senin bağ bostan senin
Diyelim ki dünya malı tümünden senin
Ağız tadıyla yersen bir şey elbette
Sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver
- neye yarar vade gelmişse eğer

Halk icinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Barış der biraz tuzum ekmeğim olsa
Buz gibi pınar suyundan bir testim olsa
Birde Şöyle püfür püfür bir çınar gölgesi
Kaç kula nasip olur ki keyfin böylesi
Bir lokma ye bir yudum iç bir oh cekiver
- neye yarar vade gelmisse eğer

Halk icinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
:) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :) :)



Cevapla

“Biyografi ve Otobiyografi” sayfasına dön