Hayata dair renkler...

Herşey serbest...
Cevapla
mavi_buketler
Asistan
Mesajlar: 119
Kayıt: 13 Eki 2008, 17:03

Hayata dair renkler...

Mesaj gönderen mavi_buketler » 08 Haz 2009, 00:30

Testi ve Su

Unutma,
çamuru testi yapmak için
biçimlendiriyorsun;
ancak istedigin sey çamurun
kendisi degil içindeki bosluktur.

Nelerle ugrastigina bir bak, dostum! Elinle, beyninle, dilinle, kaleminle, yüreginle hep bir seyler yoguruyor, egiyor, büküyor, dokuyor, yaziyor, örüyorsun. Bu hep böyle! Belki biktin, belki yoruldun. Belki de inceden inceye “Bu böyle gitmez!” çigliklari atiyorsun. “Mecburen, mecburiyetten” diye mirildaniyorsun. “Nereden çikti bunlar?” “Hiç bitmeyecek mi?”. “Ben bunlarla ugrasacak adam miyim?” Dogrusu, bunca soru her gün benim de yüregime dolusuyor; beni de umutsuz ediyor, mutsuz ediyor.

Iste sana büyük sirri fisildiyorum: Hayatta biçimlendirdigimiz seylerin kendisini aramiyoruz aslinda. Ugrasilarimizin ortasinda olusturmaya çalistigimiz bir bosluk, kendimize ait bir oda, kendimize özgü bir alan var. Tipki testi yapan ustanin çamurla ugrasirken yaptigi gibi. Aslinda ustanin testi yapmak için elini çamura bulama nedeni çamurun ortasinda bir bosluk-su doldurulacak ve su içilecek bir bosluk- olusturmaktir. Ne var ki, testi ustalarinin çogunun testi yaparken su içmeye vakit ayiramamasi gibi, sen, ben ve senin ve benim gibi binlercesi testi yapmaktan basini kaldirip testiden su içmeye firsat bulamiyor.
Evet, çogu zaman, gündelik ugrasilarin arasinda yüregimizin susuzlugunu sonsuzcasina giderecek, ruhumuzu sonsuz mutluluklara gönderecek bir “kevser”i doldurup içebilecegimiz boslugu istiyoruz. Gündelik ugrasilarimizla o boslugu olusturacak zamanlarin ve mekanlarin kabugunu örüyoruz, kabini sekillendiriyoruz. Farkinda olmadan serin ve tatli bir testi boslugu insa ediyoruz.

Testi yapmaktan boslugu görmeye ve kullanmaya vaktimiz olmadigi için, inadina hep çamurla ugrastigimizi düsünüyoruz. Gel, bugün için olsun, testi yapmayi birak, yaptigin testiler içinde kendine ve sevdiklerine ayirdigin o derin boslugu farket..

Lütfen iyice bak; göreceksin ki, herkes orada bekliyor seni. Su bos zamanlarda arayip durdugun, gecelerin sessizliginde bulusmaya çalistigin, günlerin telasinda özledigin kendin bile or’dasin! Çocuklugunun oyuncak bebegi hâlâ orada, donuk ve masum bir gülüsle agliyor. Babanin seni kucaklayip koklamakla duyacagi bitimsiz haz orada, annenin hiç zorlamadan dudagina yapisan hayirli evlat duasinin fisiltilari orada, kalbinin damarlarini genisletecek ferahlik duygusu orada.. Haydi, gel, sen de su iç!



mavi_buketler
Asistan
Mesajlar: 119
Kayıt: 13 Eki 2008, 17:03

Re: Hayata dair renkler...

Mesaj gönderen mavi_buketler » 08 Haz 2009, 00:32

ÜMITSIZLIK BASARININ KANSERIDIR

Ümitsizlik, her türlü ilerlemeye engeldir ve basarinin kanseridir.
Ümit, ask ve sevk, insanlara ilerleme azmi verir. Bir hedefi olan, ümidi olan, çaliskan ve gayretli insanlar, yükselmek için durmadan didinir.
Önemli isler yapan ve unutulmaz eserler birakan her büyük insan gibi Istiklâl Marsi sairimiz Mehmet Akif de gelecege ümitle bakiyordu ve ümitsiz insanlara mücadele etti:

“Âtiyi karanlik görerek azmi birakmak...
Alçak bir ölüm varsa eminim, budur ancak.
“Âlemde ziya kalmasa halk etmelisin, halk!
Ey elleri bögründe yatan saskin adam, kalk!”
“Azmiyle, ümidiyle yasar hep yasayanlar,
Meyus olanin ruhunu, vicdanini baglar....”
“Hüsrana riza verme! Çalis! Azmi birakma!
Kendin yanacaksan bile evladini yakmak!”
“Sahipsiz olan bir memleketin batmasi haktir,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktir.
Feryadi birak, kendine gel, çünkü zaman dar.
Ugras ki telafi edecek bunca zarar var.
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kir!”
“Is bitti, sebatin sonu yoktur.”deme , yilma!
Ey millet-i merhume, sakin ye’se kapilma!

Kullanıcı avatarı
bayan_esinti
Uzman Doktor
Mesajlar: 617
Kayıt: 31 Mar 2009, 23:09
Konum: KoNyA...sos.bilimler MEZUN

Re: Hayata dair renkler...

Mesaj gönderen bayan_esinti » 08 Haz 2009, 00:33

waoww :D
EsİnTiYiM çÜnKü eSeR gEçErİm...!!!!! [(M€RW€)]

mavi_buketler
Asistan
Mesajlar: 119
Kayıt: 13 Eki 2008, 17:03

Re: Hayata dair renkler...

Mesaj gönderen mavi_buketler » 08 Haz 2009, 00:41


Üzülme!

Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine.
Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın.

Üzülme!

Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni.
Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir. Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir.

Üzülme!

Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine. Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir.
Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini, rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını, bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle, eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki…

Üzülme!

Üzülüyorsan, şımaramazsın. Kibrin kirli tuzağına düşemezsin. Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların.
Uzak geçersin isyanlı yollardan. Heveslerinin ardı sıra düşüp nisyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin. Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki… Gözden çıkarmamış olmalı seni.

Üzülme!

Üzülüyorsan, bir kutlu teselli kapısının önünde bekletiliyorsun demektir. Gözlerini kaldır vefasız dünyanın eşiğinden
Gönlünün elinden çıkar sebeplerin boş avuntularını. Umudunu kes sahte doymalardan.
Yüreğini küstür coşkulardan. Kapı açıldı açılıyor demektir.

Üzülme!

Üzülüyorsan, kaybedeceğin bir şeyler var demek ki… Kaybedeceği bir şeyi olanlar çoktan kazanmışlardır. Eline geçmeyenleri saymakla tüketme nefesini, elindekileri saymaya başla. Hepsini saysan bile, nefesini saymaya nefesin yetmeyecek demektir. Bak işte zenginsin.

Üzülme!

Seni bir “İşiten” var. Seni, senin kendini bile sevmenden önce O sevdi. Senin kendini bile bilmediğin unutuş kuyularından çekip çıkardı seni. Çektiğin acılara habire meşgul çalan telefonlar gibi kör ve sağır değil O.
Yüreğinin her yangınına O yetişiyor. Ayrılıklarına ve sıkıntılarına metal soğukluğundaki plazalar gibi umursamaz değil O. Yitirdiklerinin hepsini sana iade edeceğine söz veriyor.
Sevdalarına ve özlemlerine çok seçenekli sınav kâğıtları gibi tatsız ve tuzsuz formüller sunmuyor. Seni herkesten çok anlıyor, seni senin kendini düşündüğünden çok düşünüyor.
Gözyaşlarınla imzalayasın istiyor yakarışlarını. Bir ebedî çerçevenin içinde, gösterişsiz bir kullukla fotoğraflamak istiyor seni. Dağılıp giden ömür kırıntılarının arasından sıcacık bir kardelen ümidi devşiresin istiyor.
Keyfinin çatlak kabuklarının arasından sonsuz teselli pınarları akıtmak istiyor.

Üzülme!

Varlığının tenine çiziktir her hüzün. Varlığından haber verir üzüntün. Hatırlar mısın, bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey bile değildin. Hiç umursanmadan çöpe atılabilecek kirli bir su iken sen, yüzüne bir tek O baktı.
Kimselerin arayıp sormadığı, önemseyip adını bir kenara yazmadığı o günlerde, Senin adını ilk O andı.
Hatırını bildi. Seni yanına aldı. Hep yanında oldu. Sen seni unutup da başını yastığa koyduğunda bile, seni her defasında sabaha çıkardı. Sen Onu defalarca unuttun ama O seni asla unutmadı.


Üzülme!

O’nun en sevdiği kulu da yalnız kaldı. Taşlandı. Sürüldü. Yaralandı. Aç susuz kaldı. Yuvasına uzaktan göz yaşları içinde baktı. Mağarada yapayalnız ve korunmasızdı. Senin gibi üzülen yol arkadaşına sonsuz müjdeler veren tebessümüyle fısıldadı: “Lâ tahzen, innAllahe meânâ.”


Üzülme!

Kaldır yüzünü yerden. Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili. “Rabbin sana küsmedi ki…” Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin. “Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki…”

Senai DEMiRCi

mavi_buketler
Asistan
Mesajlar: 119
Kayıt: 13 Eki 2008, 17:03

Re: Hayata dair renkler...

Mesaj gönderen mavi_buketler » 08 Haz 2009, 00:44

HAYAL HIRSIZI

Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası...

Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi...iki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.
"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk...
"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası...
"Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi:
"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."

Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. "Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!" Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına...

"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi... "Ben de hayallerimi..."

O orta 2 öğrencisi bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.

Öykünün en can alıcı yanı şu:

Aynı öğretmen geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, "Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Allah' tan ki sen hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."
"Kimsenin hayallerinizi çalmasına izin vermeyin. Ne durumda olursanız olun, kalbinizin sesini dinleyin!..."

Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön