Kıssadan Hisseler

Sanat ve edebiyat bölümü...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 06:53

ANA GİBİ YAR


Vaktiyle bir vezir, padişah katında hatırının kırılmayacağına inanarak kendisinden şöyle bir ricada bulundu:

- Sultanım benim iki tane karım, her birinden de üçer çocuğum var Karılarımın hangisinin analık duygularının daha kuvvetli olduğunu merak ediyorum Malımı da buna göre vasiyet edeceğim Şunları bu konuda bir sınamanız mümkün mü?

Padişah, veziri sevdiği için gönlünü yapmak istedi Hanımlarından birini çağırttı ve dedi ki:

- Ey hatun, benim vezirim olan senin kocan, gözdelerimden birini baştan çıkarmış Bunun cezası aslında ölümdür Ama sen kocanı affedersen idamdan vazgeçip onu sevgilisiyle beraber ülke dışına sürgün edeceğim

Kadının gözlerinde intikam alevi parladı:

- istemem, bana yar olmayan başkasına da yar olmasın! Asın, ipini de bana çektirin!

Padişah daha sonra vezirin öbür karısını çağırttı Ona da aynı şeyi söyledi Vezirin ikinci karısı tam tersine bir tavır takındı:

- Aman sultanım, ben kocasız kalmaya razıyım, ama çocuklarım babasız kalmasın, idam edeceğinize sürgün edin de çocuklarım babalarıyla bir gün kavuşma ümidini kaybetmesinler,


Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 06:55

EĞRİ MİNARE



Süleymaniye Camiinin inşası tamamlanmış, ibadete açılacağı gün ilan edilmişti O gün gelince istanbul'un her yanından insanlar bu eşsiz eserin açılışında bulunmak için şehrin bu noktasına akın etmişti Herkes hayranlıkla bu Türk mucizesini seyrediyordu Fakat bunlar arasında bulu nan bir çocuk, "Aaa şu minareye bakın nasıl eğri!" diye bağırıyordu Herkes de bakıyordu ama bir eğrilik görmüyordu Çocuğun minarelerden biri için eğri dediği Mimar Sinan'a kadar ulaştı Koca mimar hemen çocuğun yanına geldi ve ona, "Yavrum hangi minare eğri göster bana" dedi Çocuk da "İşte şu" diye minarelerden birini gösterdi Mimar Sinan hemen adamlarını topladı Uzun halatları biribirine ekletip minareye bağlattı "Çekin yukarı doğru!" diye çektirmeye başladı Çocuğa da, "Oğlum, bak bu minareyi doğrultturuyorum, sen dikkat et, dosdoğru olunca haber ver"

dedi Adamlar gerçekten düzeltiyormuş gibi çekiyorlardı Çocuk bir süre sonra, "Tamam, minare doğruldu" diye bağırdı İşçiler çekme işini bırakıp halatları çözdüler Başından beri olaya tanık olan Sinan'ın ustalarından biri herkesin kafasını kurcalayan soruyu Mimar Sinan'a yöneltti:

- Ulu mimarbaşımız, sen herkesten iyi biliyorsun ki, minarede eğrilik falan yok O halde niçin düzeltmeye kalkıştın?

Mimar Sinan'ın cevabı inceliğin, anlayışın, hoşgörünün simgesi idi:

- Ben bilmez miyim minarede eğrilik olmadığını Ama çocuğun kafasındaki "minare eğri" intibaını da öyle bırakamazdım Bu yönteme başvurdum ki çocuğun kafasındaki "eğri" kanaati silinsin Yoksa her yerde çocuk aklıyla minarenin eğri olduğunu söyler, sonra gerçekten eğri olduğu şeklinde bir inanç yayılırdı

Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 06:57

PEYGAMBERE BAĞLILIK



Mekke'nin fethinden sonra İslâm'ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe de bulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, âmâ bir kişi olan Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber'in huzurunda hidayete ermekte geç kalmışlığını telâfi edercesine aşkla kelimei şehadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken "Sıddıyk" (yürekten tasdik edip, sorgusuz sualsiz bağlanan) lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu. Fakat bu ağlayış bir sevinç ağlayışı değil üzüntü ağlayışıydı. Bu, meclisteki herkesin hayretine sebep olmuştu. Sordular:

- Ey Ebû Bekir, neden sevinilecek bir günde gözyaşı döküyorsun? Cevap verdi:

- Allah'ın Resulünün en büyük arzusu amcası Ebû Talibin müslüman olmasıydı. Fakat bu dileği bir türlü gerçekleşmedi. Ben isterdim ki şu anda benim babamın yerinde şehadet getiren Ebû Talib olsun, babamın Müslüman olmasından dolayı benim gönlüm hoşnud olacağına, amcasının Müslüman olmasından dolayı Allah Rasûlünün gönlü hoşnud olsun. İşte bu olmadığı için ağlıyorum.
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 06:59

BAL ŞERBETİ



Bir Ramazan'da Medineli bir müslüman Halife Hz. Ömer'i iftar yemeğine davet etti. Yemek sırasında yalnız Hz. Ömer'e bir kab içinde bir içecek

sunuldu. Hz. Ömer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi cevab verdi: "Bal şerbetidir efendim, sizin için ayırmıştık da..." Hz. Ömer onu içmeyi reddederek şöyle dedi: "Benim yönetimini üstlendiğim halkın çoğu içmek için henüz kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal şerbeti içemem."
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 07:00

EN BÜYÜK CÖMERT


Önemli bir sefer hazırlığı yapılıyordu. Peygamberimiz herkesten yapabileceği yardımı en üst sınırda yapmasını istedi. Hz. Ömer bu isteğe uyarak büyük miktarda bir yardımla Hz. Peygamberin huzuruna çıktı. Hz. Peygamber sordu:

- Ya Ömer, malının ne kadarını yardım olarak getirdin?

Hz. ömer cevap verdi:

- Tam yarısını getirdim ya Resulallah, size getirdiğim kadar da geride var.

Biraz sonra Hz. Ebû Bekir geldi. O da büyük bir yardımda bulundu. Hz. Peygamber ona da sordu:

- Malının ne kadarını getirdin? Cevap verdi:

- Tamamını getirdim ya Resulallah, evimde Allah ve Resulünün sevgisinden başka bir şey bırakmadım.

Bunun üzerine Allah'ın Resulü şöyle buyurdu: - Allah yolunda fedakarlıkta Ebû Bekir'i kimse geçemeyecek.
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 07:01

BİR MUSİBET...


Kumandanlarından biri bir zafer dönüşü Halife Hz. Ömer'in huzuruna çıktı. Yanında kısa boylu, tıknaz biri bulunuyordu. Hz. Ömer "Bu kim?" diye sordu. Kumandan anlattı: "Efendim bu benim sağ kolumdur. Hangi görevi verdimse başarı ile tamamladı. En gizli haberleri yerine ulaştırdı. Bazen bir orduya bedel hizmet gördü. Zaferlerimi onun sayesinde kazandım diyebilirim."

Aradan zaman geçti, aynı kumandan halifenin huzuruna yeniden çıktı. Ama mağlup bir kumandan olarak Halife sordu:

- Hani sağ kolun nerede?

- Sormayın ya Ömer, ihanet etti, düşman tarafına geçti.

Hz. Ömer bu defa konuştu:

- Allah'tan başka hiç kimseye dayanmamak gerektiğini geçen sefer söyleyecektim vazgeçtim. Bir musibet bin nasihattan yeğdir diye düşündüm.
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 07:03

GURURA KARŞI İLAÇ


Halife Hz. Ömer bir gün kırbasını (su tulumu, su kabı) sırtına yüklenmiş, Medine'nin en kalabalık sokaklarında dolaşıyordu. Babasının sırtında kırba ile dolaştığı oğlu Abdullah'ın da gözüne ilişti ve kendisine yetişip sordu:

- Baba sen ne yapıyorsun, koskoca halife sırtında kırba taşır mı, taşıtacak kimse mi bulamadın?

- Oğlum, bunu taşıtacak adam bulamadığım için veya başka bir mecburiyet dolayısıyla taşıyor değilim. Nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi beğenir gibi oldum, sırf onu küçültmek için bu yola başvurdum.
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Eki 2011, 07:05

MAL SEVGİSİ KALBİ KAPLAMAMALI


Büyük fıkıh (hukuk) bilgini, Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebû Hanîfe'nin (VIII. yüzyıl) ilmi faaliyetleri yanında ticaretle de meşgul zengin bir zat olduğu malumdur. Bu büyük insan, gündüz öğleye kadar mescitte talebelerine ders verir, öğleden sonra da ticari işleri ile uğraşırdı. Bir gün ders verdiği sırada bir adam mescidin kapısından seslendi:

- Ya imam, gemin battı!... (İmamın ticari mal taşıyan gemileri mevcut)

İmam-ı Azam bir anlık tereddütten sonra

- Elhamdülillah dedi.

- Bir müddet sonra aynı adam yeniden gelip haber verdi:

- Ya imam, bir yanlışlık oldu batan gemi senin değilmiş.

İmam bu yeni habere de:

- Elhamdülillah, diyerek mukabele etti. Haber getiren kişi hayrete düştü:

- Ya imam, gemin battı diye haber getirdik "Elhamdülillah" dedin. Batan geminin seninki olmadığını söyledim yine "Elhamdülillah" dedin. Bu nasıl hamdetme böyle?

İmam-ı Azam izah etti:

- Sen gemin battı diye haber getirdiğinde iç âlemimi, kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının yok olmasından, elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah'a hamdettim. Batan geminin benimki olmadığı haberini getirdiğinde de aynı şeyi yaptım. Dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Dünya malına karşı bu ilgisizliği bağışladığı için de Allah'a şükrettim.
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 25 Eki 2011, 09:52

İYİLİK İÇİN SÖYLENEN YALAN


Vaktiyle bir padişah, ellerindeki esirlerden birini, diğer esirleri kıştırtıyor, isyana teşvik ediyor, diye cezalandırmak istedi Bu tür suçların cezası da idamdı Esir bunu bildiği için, "Ölümden öte yol yoktur" felsefesiyle, kendi dilinde padişaha sövüp saydı, iyice içini döktü

Padişah esirin dilinden anlayan bir vezire, "Neler söylüyor bu adam?" diye sordu Vezir, temiz yaratılışlı, iyilik yanlısı biriydi Esirin küfürler savurduğunu değil de "Ben bir hata ettim bir padişah olarak sana yakışan ise affetmektir Allah da bağışlamayı ve bağışlayanları sever, diyor" dedi Vezirin bu sözleri üzerine padişah merhamete geldi ve esiri affetti Fakat esirin dilinden anlayan kötü yürekli bir başka vezir müdahale etti:

- Padişahım, bu esir söylenenlerin tam tersine size en ağır küfürleri savurdu, ağzına geleni söyledi dedi

Padişah yerinde bir soyluluk gösterisinde bulundu Kötü yürekli vezire hitap ederek, "Önceki vezirimin söylediği yalan, senin söylediğin doğrudan daha çok hoşuma gitti Senin gammazlığına itibar etmiyorum" dedi ve af kararını geri almadı
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
kardelen198
Uzman Doktor
Mesajlar: 783
Kayıt: 22 Haz 2009, 14:01

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen kardelen198 » 13 Nis 2012, 15:54

HEPİMİZE ÖRNEK OLMASI GEREKEN BİR YAKLAŞIM FARKI...

Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.

Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektas Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister.

O zamanlar dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordur.

Durumu Hacı Bektas Veli'ye anlatır ve Hacı Bektas Veli
- ' helal değildir ' diye bu kurbanı geri çevirir.

Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır .

Mevlana ise ; bu hediyeyi kabul eder.

Adam ayni şeyi Hacı Bektas Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar.

Mevlana söyle der:

- Biz bir karga isek Hacı Bektas Veli bir şahin gibidir.

Öyle her leşe konmaz.

O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektas dergâhı'na gider ve Hacı Bektas Veli'ye,

Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektas Veli'ye sorar.

Hacı Bektas da söyle der:

- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise

Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir.

Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez.

Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir."

Böylesi incelik ve tevazu ile, birbirlerini yermek yerine yüceltebilmeyi becerebilenlerden olmamız dileğiyle...

Kullanıcı avatarı
kardelen198
Uzman Doktor
Mesajlar: 783
Kayıt: 22 Haz 2009, 14:01

Re: Kıssadan Hisseler

Mesaj gönderen kardelen198 » 14 Nis 2012, 22:57

“HİÇ" OLMAK

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım:

"Hiçlik makamında!”

Cevapla

“Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler” sayfasına dön